Dermatoloji Uzmanı Doç. Dr. Emel Erkek,“Bronzlaşmak deri yaşlanmasını peşin olarak kabullenmek ve deri kanseri riskini göze almak demektir” dedi… Yeditepe Üniversitesi Hastanesi Dermatoloji Uzmanı Doç. Dr. Emel Erkek, şöyle devam etti:
“Deri yaşlanması güneşe bağlı (% 80), yaşa bağlı (% 10), ve diğer nedenlere bağlı (yerçekimi, stres, sigara içimi, hormonal, genetik vs.) (% 10) olmak üzere üç ana nedenle oluşur. Deri yaşlanmasının en önemli nedeni güneş ışınlarıdır. Bu tür yaşlanma fotoyaşlanma olarak isimlendirilir. Fotoyaşlanma kronik olarak güneşe maruz kalan el üstleri ve yüzde belirgindir. Son yıllarda değişen trendler (sık sık tatile gitme, solaryuma girme) nedeniyle hem foto yaşlanma hem de güneşe bağlı deri kanserleri artış göstermektedir…
“Deri kanserleri hızla artıyor”
Güneş ışınlarının zararlı olan dalga boyları derimizde güneş yanığı, güneş allerjisi, deri yaşlanması, kırışıklıklar, sarkmalar, damar genişlemeleri, kahverengi lekeler, tümör ve kanserlere yol açabilir. Güneş ışınları lokal olarak bağışıklık sistemini baskılamakta ve uçuk gibi enfeksiyonları da tetiklemektedir. Güneşe bağlı deri kanserleri ülkemizde hızla artmaktadır. İnsanlarımızın bilinçlenmesi ve güneşten korunmayı öğrenmeleri ile bu tür kanserler azalma gösterecektir. Özellikle beyaz açık tenli, mavi veya yeşil gözlü, sarı-kızıl saçlı, güneşte çok çabuk kızaran ve yanan, sürekli dışarıda çalışan (çiftçi, balıkçı) ve dışarıda spor yapan kişiler deri kanserleri için risk grubunu oluştururlar. Dünyaya saat 10 ile 16 arasında ulaşan güneş ışınları deri kanseri oluşturucu özelliktedir. Güneşe bağlı deri kanserleri hem normal deri üzerinde, hem de benler üzerinde oluşabilir; en sık yüz ve el üstlerinde görülürler.
“Bronzlaşmak kansere zemin hazırlıyor”
Bronzlaşmanın deri kanserleri için zemin hazırlamaktadır. ‘Sağlıklı bronzlaşmak’ gibi bir fenomen yoktur. Bronzlaşmak deri yaşlanmasını peşin olarak kabullenmek ve deri kanseri riskini göze almak demektir. Yaz aylarında saat 10 ile 16 arasında mümkün olduğunca güneş altında kalınmamalı ve bu saatler arasında denize girilmemelidir. Mutlaka koruyucu özellikte geniş kenarlı şapka, kenarları da kapalı koyu renk gözlük kullanılmalı; dışarı çıkmak zorunlu ise gölgede oturulmalı ve uygun giysilerle vücut korunmalıdır. Bu önlemlere rağmen bir miktar güneşe maruz kalınması kaçınılmazdır. Bu nedenle güneşten koruyucu kremler kullanılmalıdır. Çocukluktan itibaren güneşten koruyucu kremlerin düzenli kullanılması ile deri kanserleri % 70 oranında azalma göstermektedir. Bu kremler ayrıca en önemli anti-aging kozmetiklerdir.
Güneşten koruyucu kremlerde markadan ziyade koruma faktörü ve uygulama sıklığı önemlidir. Bu kremlerin koruma faktörü adı verilen numaraları vardır. Genel olarak bu numara arttıkça güneşten korunma oranı artar. Etkili bir korunma için numarası 15’ten büyük olan geniş spektrumlu güneşten koruyucu kremler tercih edilmelidir…
“Güneşten koruyucu kremler kullanın”
Yüz için tercihen faktör 30 ve yukarısı daha uygun olur. Bu kremler dışarı çıkmadan yarım saat önce tüm açık bölgelere (yüz, boyun, dudaklar, kulak üstleri, boyun ve erkeklerde saçsız kafa derisi de dahil) sürülmeli, 4 mevsim boyunca ve hayat boyu kullanılmalıdır. Bu kremlerin etkinliği terleme, sürtünme ve denize girip çıkma ile azalmaktadır. Kış aylarında günde 1-2 uygulama yeterli olabilmekle birlikte, dağda kayak sırasında ya da yaz aylarında 2 saatte bir veya ihtiyaca göre daha sık uygulama gereklidir. Suya dayanıklı olan ürünlerin tercih edilmesi önerilebilir, ancak bunlarda dahi gün içinde tekrarlama gerekmektedir. Güneşten koruyucu kremler ‘güneş altında daha uzun süreli kalabilme’ amacı ile kullanılmamalı, yine gölgede kalınmalı ve diğer koruyucu önlemler alınmalıdır. Camdan ultraviyole ışınları geçebildiğinden bu kremler balkonda ve pencere önünde otururken dahi kullanılmalıdır.”
bizimsaglık